Ergo Proxy Analizi - Anlamayanlar ve Yeniden İzlemek İsteyenler İçin..

Başlıkta küçük bir kelime oyunu ya da "esprimsi" yapmaya çalıştım ama sanırım bunu da tüm espri denemelerimle birlikte uzay boşluğuna fırlatmış bulunuyoruz.



Ben bu illeti nereden kaptım nasıl kaptım bilmiyorum ama bağımlısı oldum dostlar. Artık diğer animeler bana zevk vermez, beni heyecanlandırmaz oldu. Yakın zamanda bir daha bitirince fark ettim, ilk izlediğimde kaçırdığım öyle çok detay, öyle çok gönderme vardı ki bu, aslında animenin üzerinde harcanan mesaiyle birlikte derinleştiğini anlamamı sağladı. Çeşitli İngilizce kaynaklardan yararlanıp her yeni göndermeyi algılayışımda zevkten dört köşe olurken bu konuda yazılmış Türkçe içeriğin azlığını da fark ettim. Arattığınızda karşınıza muhteşem yazılar çıkıyor olmasına karşın bazıları yarıda bırakılmış olduğundan -bkz- bu bayrağı devralmam ve çözümleme işini bitirmem gerektiğini bir görev bilinciyle üstlendim. Ve işte şimdi buradayız..

Spoiler istemeyen dostlar için şuraya önceki yazılarımdan birinde bahsettiğim animenin konusunu içeren bir link bırakıyor ve yazının devamını okumamalarını şiddetle öneriyorum. 

Bu arada yazıyı yazarken pek çok kaynaktan yararlandığımı söylemeliyim, yani yazıdaki çıkarımların hepsi bana ait gibi bir iddiam yok. Allah çarpar. :D

Yapımın İsmi:

Ergo Proxy ismine yakından bakacak olursak Proxy pek çoğumuzun İngilizceden de bildiği gibi "vekil" anlamına geliyor. Burası kolay kısmı.. Ancak bundan sonra işler biraz karışıyor. Descartes'in "Düşünüyorum öyleyse varım." sözüne, hatta bunun pek çok geyik versiyonuna hepimiz aşinayız. Latincesi "Cogito ergo sum." olan bu sözde - hatta yapımdaki Cogito virüsü de buradan gelmekte - geçen ergo "bu sebeple, öyleyse" gibi bir anlama sahip. Burada Descartes'a bir gönderme olduğu aşikar ama animede Ergo Proxy "Ölüm Vekili" olarak geçiyor. Ne kadar araştırdıysam da Ergo'nun ölüme karşılık gelebilecek bir ikinci anlamını bulamadım. Yani senaristimiz burada ne kastetmiş benim için hala meçhul. Ancak izleyenlerin bildiği üzere Ergo Proxy, namıdiğer Proxy-I, bizim hikayedeki esas vekilimiz.



Vekiller Nedir, Nerelerde Bulunurlar?

Distopya veya ütopyamızda (siz hangi açıdan ele almak isterseniz) 300 vekil olduğunu biliyoruz. Bu vekiller -şimdi ancak son bölümlerde kavrayabileceğiniz bilgiler geliyor, izlemeyip hala benimle inatlaşanlarınıza usulca yukarı kaydırmalarını tavsiye ediyorum, ha yok okuyacaksanız da sonrasında kulaklarımı çınlatmayınız :)) - iklimi bozulan dünyadan kaçıp bir uzay gemisiyle kendini kurtarmaya çalışan insanlar tarafından üretilip, dünyaya onlar yokken göz kulak olmaları için bırakılmışlar. Her vekil kendi algılayış veya istekleri doğrultusunda farklı nitelikte şehirler kuruyor ve uzaydaki insanların yok olması durumunda insan türünün neslinin tükenmemesi için B planı mahiyetinde insan toplulukları oluşturuyorlar ve bunlara yardım etmeleri için bir de halka karışmış halde Auto-reivler var.


Vekillerin işlevini anladık. Peki normal insanlardan farkları ne?
Bunlar uçup kaçabilen, gözlerinden ışık falan çıkaran yani bir nevi süper kahraman diyebileceğimiz mahluklar. Ama tabii ki her süper kahraman gibi neyleri var?.. Evet, zayıf noktaları. Mesela vekillerin hücreleri amrita diye adlandırdığımız, içerisinde yüksek enerji barındıran bir yapıda. Bu "süper" özellikleri de buradan geliyor zaten. Ama bu hücreler güneş ışığına dayanamıyor, güneş değdiği anda yok oluyorlar. Tabii olay örgüsünde bu, şu an için herhangi bir problem teşkil etmiyor çünkü zaten atmosfer tamamen gri bulutlarla kaplı ve dünya güneş ışığından mahrum durumda. Ayrıca vekiller normalde hiçbir şeyle yok edilemiyor olsalar da diğer vekillerce bu hücrelerin enerjisi kullanılarak öldürülebiliyorlar.

Genel hatlarıyla anladık sanıyorum, daha bahsedebileceğim çok şey olsa da bunları bölüm açıklamalarına serpiştirip yavaş yavaş ele almak istiyorum.

Bölüm 1: Uyanışın Nabzı

"Bana sevgili olan uykudur
Bir güzelden daha güzel olan
Bu kadar acı ve utanç doluyken içim
Ne büyük şans kapanması kulaklarımın ve gözlerimin
Bu yüzden fısıltı ile konuşun huzurumu bozmayın benim."
-Michelangelo

Bu dizelerle açılan bölüm aslında bize daha ilk saniyelerinden mesajlar vermeye başlıyor.
Birkaç dakika sonra öğreneceğimiz auto-reivlerin cogito virüsü kaparak bilinçlenmelerinin ve belki de bir bilinç sahibi olmanın "uyumaktan" daha kötü, daha ızdıraplı olabileceğinin altı çiziliyor.

Bilmiyorsan üzülmezsin.

> Bölümün başında görünen bu abiye ve sözlerine ilk izlediğimde tabii ki bir anlam verememiştim ama zat-ı şahaneleri anlı şanlı Vekil Ergo oluyorlar efendim.





 Burada biraz atarlı olduğunu görüyoruz, yaratıcı ve onun cezalandırılması gerektiğinden bahsediyor. Tabii ki burada bahsedilenler vekilleri dünyaya terk edip uzaya kaçan "insanlar".

Vekillerin bin yıllardır dünyada olduğunu ve korkunç derecede yalnızlık çektiklerini biliyoruz. Bu da onları ya kendileri gibi başka vekilleri aramaya ve ruh eşi edinmeye itiyor ya da birbirlerine öldürmeye. Her iki durumda da mes'ul oldukları şehirleri terk edip gidiyorlar ve tamamen onların enerjisiyle beslenen bu yapay kubbeler yok olmaya mahkum oluyor. Burada da Vekil Ergo'nun kendi şehri olan Romdeau'yu terk ettiğini görüyoruz. Zannediyorum ki bu ikinci terk edişi, son bölümde Vincent ile karşılaşacakları yani her şeyin başladığı ve bittiği yere gidiyor. Ardından kendini bunca acının içinde bırakıp giden insanlardan intikamını alacağına oracıkta ant içiyor.

> Ardından bölümün ilerleyen dakikalarında Naip yerine konuşma görevini üstlenen şu heykelleri görüyoruz.


Bunlar, linkteki siteden edindiğim bilgiye göre ikisi Gece ve Gündüz, diğer ikisi de Alacakaranlık ve Şafak heykelleri olmak üzere Michelangelo'nun dört ölümsüz eseri. Temsil ettikleri fikirleri kısa bir araştırmayla öğrenebilirsiniz, buraya eklersem yazının çok uzun olmasından korkuyorum. :p

> Burada da Vincent'in mısır gevreğinde çıkan harflerin "Awakening" kelimesini oluşturduğunu görüyoruz. Güzel sahne..



>Ardından bölümde değinmek istediğim çok önemli bir sahneye geliyoruz. 


Seriyi ilk izleyişimde Iggy'nin hangi noktada Cogito virüsü kaptığını anlayamamıştım. Bu sahne Iggy'yi Cogito'nun bir belirtisi olan kırmızı gözlerle ilk görüşümüz. Yine, bu odadaki enfekte auto-reivi incelerken mi kaptı, yoksa bizim olay örgümüzün dışında bir yerde mi bilmiyorum ama sandığımızdan çok daha önce olduğu kesin ve bölümü bu bilinçle izlediğinizde bazen Re-L'ı bu sayede manipüle ettiğini görüyoruz.
Ve sahnenin hemen sonunda yine Cogito'lu olan Vincent'ın eşlikçi robotu beliriyor. Buradan anlıyoruz ki enfekte androdiler sanılandan da fazla ve hepsinin bilinçlenip deliler gibi cinayet işledikleri de doğru değil. Çünkü görüdüğünüz üzere bu ikisi gayet de topluma karışmış durumda, işlerini yapmaya devam ediyorlar.


> Burada ise Ergo'nun uğruna şehrini terk ettiği biricik sevgilisi Monad'ı görüyoruz. Bildiğiniz üzere Ergo, şehri Monad'la birlikte olmak için Re-L'in dedesi Naip'e terk edip gidince, vekillerini geri isteyen Romdeaulular Mosk'a gidip Monad'ı kaçırıyor ve olaylar başlıyor.


Sahnede anlamadığım nokta şu oldu. Burada o esnada Cogito'ya yakalanan şu ablamız... - gördüğünüz üzere o meşhur enfekte dua pozisyonunda, bu arada bu hareketle alakalı da çeşitli teoriler mevcut, denilene göre insanların en büyük özelliği olan yaratıcıyı bulma ve ona inanma arzusu burada androidlere verilerek daha insansı bir görünüm çiziliyor.-
                                                       

...halihazırda virüs taşıyan Iggy yüzünden mi yoksa  az önce aynı ortamda bulunduğu Monad yüzünden mi bilinçleniyor, çözemedim doğrusu.

> Sayın Güvenlik Bakanı'nın eşi hanımefendi de bu sahnede bize Romdeau'nun "insan üretme sistemini" azıcık çıtlatıyor. Burada insanlar doğal yollarla değil de yapay rahimlerle oluşturuluyor. Buna sebep de her doğan insanı kendi istekleri doğrultusunda, önceden hayatı belirlenerek meydana getirebilmek. Distopyalarda sık karşılaşılan bir durum. Ama benim de bu konuda eklemek istediğim bir şeyler var. Yapay rahim sistemi hem nüfus kontrol açısından hem de belki insanların doğurgan olması sağlanamadığından tasarlanmış olabilir. Çünkü dediğim gibi bu insanlar aslında gerçek insanlar değiller. Uzaydaki "asıllarının" replikası oldukları da söylenebilir. Tam olarak cevabı bilmesek de üç teori de mantıklı bana kalırsa.


> Re-L'in aynada "awakening" yazısını görmesinden hemen sonra, Vincent'ı ilk kez Ergo şeklinde görmeye nail oluyoruz. Yine seriyi izleyen okuyucularım Vincent'ın Ergo'nun bir çeşit gölgesi olduğunu bilirler ama bundan ilerleyen bölümlerde daha detaylı bahsetmek istiyorum. O yüzden şimdilik bu kadar.


 Birinci bölümle alakalı gözden kaçmış olabileceğini düşündüğüm noktalar bunlardı. Bu yazı her yeni bölüm analiziyle güncellenmeye devam edecek, arada gelip kontrol etmeyi unutmayın. Görüşmek üzere. :)

                                                                            



Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

MERHABALAR Efendim!

How To Get Away With Murder Explained